12 Şubat 2022, 12:37 tarihinde eklendi

SERACILIK

SERACILIK

Seralar; ​

Bitki yetişmesine uygun şartların sağlanması amacı ile çevre şartları kontrol edilebilen veya düzenlenen cam, plastik, fiberglas gibi ışığı geçiren materyallerle Örtülü yapı veya yapı elemanlarıdır. Kısacası sera; iklime bağlı kalmadan, bütün yıl boyunca ekonomik olarak bitkilerin üretilebileceği tesisler olarak tanımlayabiliriz. 

M.S. 1.yüzyılda Romalılar güneye bakan yamaçlarda açtıkları çukurların üzerini yarı saydam ince dilimler halindeki mikalarla kaplayarak bitki yetiştirmişlerdir. Pompei’de yapılan kazılarda benzer şekilde gelişmiş sera kalıntılarına rastlanmıştır. Daha sonrasında 17. ve 19.yüzyıla kadar süre gelen değişimlerle birlikte aile konutlarının mimari parçası olarak devam etmiş ve 20.yüzyılda polietilenin örtü malzemesi olarak kullanılmaya başlamasıyla basit ve ucuz maliyetli konstrüksiyonlu seralar kullanılmaya başlamıştır. Ülkemizde seracılık Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde Dolmabahçe Sarayı bahçesinde ve varlıklı ailelerin mimari olarak bahçelerinde hobi, dinlenme ve statü göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de örtüaltı yetiştiriciliği 1940'lı yıllarda Antalya’da kurulan seralar ile başlamıştır. 1940-1960 yılları arasında seracılığın gelişimi çok yavaş olmuş ve özellikle Antalya ve İzmir civarında yayılma göstermiştir. Bu yıllardan sonra plastiğin örtü materyali olarak kullanılmaya başlanması ile gerek sera, gerekse alçak tünel alanlarında hızlı bir artış görülmüştür. Sera alanlarında en hızlı artış 1975-1985 yılları arasında gerçekleşmiştir; bundan sonraki yıllarda artış, devam etmekle birlikte daha yavaş olmuştur. Türkiye İstatistik Kurumunun 2016 yılı verilerine göre toplam 692 000 da sera alanımızın, 80 000 da’ını cam seralar, 329 000 da’ını plastik seralar, 113 000 da’ını yüksek tüneller ve 170 000 da’ını da alçak tüneller oluşturmaktadır. Ülkemiz sera alanları Akdeniz bölgesinde yoğunluk kazanmış olup, Antalya, Mersin, Adana ve Muğla illeri ilk sıralarda yer almaktadır. Genel olarak ülkemizde seracılık kuzeyde Marmara’dan başlamak üzere Ege, Akdeniz ve Batı ve Orta Karadeniz sahil şeridinde gelişme göstermiştir. Son yıllarda alternatif enerji kaynaklarından jeotermal enerjinin kullanılması ile seracılığımız iç bölgelerde de gelişme göstermeye başlamıştır. Denizli, Aydın, Manisa, İzmir, Kütahya, Afyon, Balıkesir ve Urfa illeri jeotermal seracılığın yaygın olduğu illerimizdir. Topraksız tarım teknikleri uygulanarak, ihracata yönelik üretim yapılmaktadır. Sera alanlarımızda 6.352.143 ton sebze (genelde yazlık sebzeler), 278.345.254 adet süs bitkileri (özellikle kesme çiçek) ve 368.297 ton ise meyve türleri (muz, çilek, kayısı, şeftali, nektarin) yetiştirilmektedir. Türkiye’ de 2015 yılı TÜİK verilerine göre, toplam 660.265,43 dekar örtü altı alanı bulunmaktadır. Toplam örtü altı alanının 306.073,72 dekarını plastik seralar, 79.976,95 dekarını da cam seralar oluşturmaktadır (Çizelge 1.2).

 

Yıl

Toplam alan (dekar)

Cam sera (dekar)

Plastik sera (dekar)

Yüksek tünel (dekar)

Alçak tünel (dekar)

2011

611.450,82

78.877,93

247.961,66

108.910,48

175.700,75

2012

617.760,31

80.728,06

278.730,21

95.095,26

163.206,79

2013

615.124,36

80.739,38

278.661,26

97.986,37

157.737,35

2014

643.442,12

80.975,71

298.651,01

107.095,37

156.720,03

2015

660.265,43

79.976,95

306.073,72

112.673,61

161.541,15

Türkiye’de Toplam Örtü altı Alanlarının Gelişimi

 

 

Çizelgede izlenebileceği gibi, sera alanları daha çok güney illerimizde yoğunlaşmıştır. Bunun en büyük sebebi güney illerimizin diğer illere göre kış aylarında daha sıcak olmasıdır. Çizelgedeki ilk dört ilimiz sera varlığı toplamı, ülkemizin sera varlığının %83.83’üne karşılık gelmektedir.

Ülkemizde örtü altı tarımı yapılan alanlarının artışına neden olan başlıca etmenler şunlardır (Titiz, 2004):

- Turfanda sebze için yurt içi talebin fazla olması

- Seracılığın hızla arttığı yılların bir yıl öncesinde yatırımcıyı yeni sera kurmaya yönlendiren cazip ürün fiyatları 

- Seracılığın ortalama 1–3 dekar alanda aile işletmeciliği şeklinde yapılması

- Ek iş gücü gereksiniminin ortakçı sistemi ile çözülmüş olması

- Ortakçı sistemin işveren-üretici konumuna geçişe olanak sağlaması

​- Sera yatırımları için yapılan teşvikler 

Ülkemiz seralarına işletme yapısı ve sera büyüklüğü yönünden bakıldığında genelde seraların aile işletmeleri şeklinde ve küçük alanlara sahip oldukları görülür. Ortalama sera büyüklüğü 1000 m² ile 3000 m² arasında değişmektedir. Günümüzde artık plastik ve cam örtülü seralarda, demir ve galvanize edilmiş demir profiller kullanılmaktadır. Akdeniz Bölgesi’ndeki diğer ülkelerde olduğu gibi, örtü malzemesi olarak plastiğin kullanılması bizim ülkemizde de giderek yaygınlaşmaktadır. Plastik örtü olarak da en yaygın kullanılan materyal, ucuzluğu nedeniyle polietilendir  (PE). Son yıllarda piyasada bulunan UV, IR ve antifog katkılı plastik örtüler, uzun ömürlü olmaları nedeniyle üreticiler tarafından daha tercih edilir olmuştur. Örtü materyalini konstrüksiyonatutturmak için eskiden cam seralarda macun, plastik seralarda çivi kullanılırken, günümüzde sert veya yumuşak plastikten klips kullanımına geçilmiştir. Ülkemiz seralarında özellikle çatı havalandırması istenilen düzeylerde değildir. İyi bir sera havalandırması için çatı havalandırmasının sera taban alanın yüzde 20'si kadar büyüklükte olması istenirken, ülkemiz seralarında bu oran yüzde 1-4 arasında değişmektedir. Çoğu plastik örtülü olan seralarda çatı havalandırması hiç olmadığından, yükselen nem ve sıcaklığı kontrol etmek oldukça zordur. Yetiştiriciler ancak yan havalandırma yapmak suretiyle nem ve sıcaklığı kontrol etmeye çalışmaktadırlar ki bu da yetersiz kalmaktadır. Örtüaltı üretimi, mevcut iklim koşullarından olabildiğince yararlanarak, en alt düzeyde masrafla yapılmaya çalışılmaktadır. Bu yüzden iç mekan süs bitkileri seraları haricindeki diğer seralarda ısıtma genelde don zararından korunmak amacıyla yapılmaktadır. Bunun sonucunda gerek verim, gerekse kalite düşmekte ve hastalıkları kontrol etmek güçleşmektedir. Tek ürün yetiştiriciliğinde ısıtma sadece don zararından korunmak amacıyla yapılmakta, meyve tutumu özellikle domates ve patlıcan gibi sebze türlerinde bitki büyüme maddelerinin kullanımı ile sağlanmaktadır. Kısa dönem yetiştiriciliklerinde ise pazarda ürün fiyatlarının yüksek olduğu dönemde ürün boşluğu olmaktadır. Üretimde planlamanın yapılamaması, üreticinin karşı karşıya kaldığı fiyat dalgalanmaları, düşük verim ve meyve kalitesi üretimde karşılaşılan en önemli çıkmazlardandır. 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *