20 Ocak 2021, 21:31 tarihinde eklendi

Kommunite Nedir?

Kommunite Nedir?

Kommunite, belli çevresel koşullara sahip bir ortamda yaşayan bitkisel ve hayvansal populasyonların meydana getirdiği topluluk olarak tanımlanır. Kommuniteyi bitkisel, hayvansal ya da her ikisine ait populasyonlar oluşturabilir. Bulundukları ortama göre kommuniteleri karasal, denizsel ve tatlısu olmak üzere üç büyük başlık altında toplamak mümkündür.

Bu birim içindeki tür çeşitliliği, belli bir alanda bulunuş şekilleri, bulunuş sıklıkları, canlılık durumları, belli bir kommuniteye ait olup olmayışları kommunitelerin özelliklerinin belirlenmesinde kullanılan yöntemlerdir.



2.1. Besin Zinciri ve Besin Ağı

Besin ve beslenme ilişkileri kommunitede önemli bir yere sahiptir. Daha önce de tanımlandığı gibi bitkiler ototrof olmaları nedeni ile bulundukları ortamda primer üretici durumundadırlar. Çok basit anlamda düşünürsek bir kommunitede primer üreticiler besin zincirinin ilk halkasını oluştururlar. İkinci halka ise onları tüketerek enerji gereksinimlerini sağlayan otobur hayvanlardır. Etobur hayvanlar otoburları yiyerek zincirin üçüncü halkasını meydana getirir. Bunları yiyenler dördüncü halkada yer alırlar. Son halkada ise bakteri ve mantarlar yer alır ki, her türlü artığın ayrıştırılmasında rol oynarlar.

Bu zincir basitçe enerji akışını açıklamakla birlikte hayvan türlerinin çok değişik yapıdaki besin türlerini kullanmaları nedeni ile besin ilişkilerini tanımlamada yeterli olamamıştır. Birçok hayvan türü yaşamlarının değişik evrelerinde farklı besinler alırlar. Basit bir zincir bu karmaşık besin ilişkisini tanımlamada yetersiz kalır. Besin ağı kavramı da bu ihtiyaçtan doğmuştur. Besin ağının içinde zaman zaman kesişen birçok zincir bulunur. Kutup bölgelerinde olduğu gibi besin ağı bazan karasal ve sucul ortamlarda yaşayan organizmalar arasında bile kurulabilir.

2.2. Süksesyon (Sıralı Değişim)

Belli bir bölgedeki türlerin zaman içinde birbirini izleyerek ortaya çıkışına süksesyon adı verilmektedir. Dersin konusu ile ilişkili olduğu için şöyle bir örnekle açıklayabiliriz: Çıplak bir kaya yüzeyinde birçok bitki ve hayvanın gelişip yaşaması imkansızdır. Buraya önce çok özel ekolojik koşullara uyum gösterebilen likenler yerleşir ve metabolik faaliyetleri sırasında ürettikleri liken asitlerinin yardımı ile kayanın milimetreler boyutunda parçalanmasına yol açarlar. Oluşan bu toprak tabakası üzerinde karayosunlarının yerleşip gelişmesi mümkün olur. Karayosunlarının arasında bazı küçük böceklerin de yuva yaptığı görülür, ölü artıklarla birlikte kalınlaşan toprak tabakası bazı otsu bitkilerin gelişmesine, onların arasında ve topraktaki bazı hayvanların gelişimine olanak sağlar. Daha sonraki aşamalarda çalımsı ve odunsu türlerin yerleşmesi ile süksesyon en üst kademeye, klimaksa ulaşmış olur.

Bitkilerin sıralı değişimine bağlı olarak ortamda yerleşen hayvan türleri de değişip çeşitlenir.

Süksesyon olayı çok yavaş ilerlemekte ve birçok faktör tarafından olumsuz yönde etkilenmektedir. Çevremizde gördüğümüz bitki örtüsü ve doğal ormanların oluşumu binyıllarla ifade edilen basamakların sonucudur. Bu durumda insanların olumsuz etkisi çok uzun bir zamanın geri alınmasını anımsatan sonuçları doğurur. Orman yangınları bunun en üzücü örneklerinin başındadır. Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde keçilerin ağaçların boylanmasını engelleyip doğal süksesyonu engellemesi de bir başka olumsuz örnektir.

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *